Koşan bir olgu zaman, ardında bırakan bir vakıa. Elle tutulup gözle görülmese de kuşatan, içine hapseden koca bir gerçeklik, bir düzen şart bu haseble. Çakılı bir taş için dünyada, şart. Kimse kalmayacak tanımayan altını toprağın, kimse kalmayacak. Bahçelerinden birindeyiz evrenin ve sonsuzluğu çizmek gibi gereksiz heveslerde yitiyor, yitiriyoruz sevincini yaşamın. Oysa şart bir nizam harcanan zamana, bir türlü farkına varamasak da; o koşuyor ve bir yarış bu. Bomboş ve boşluklarda tükettiğimiz her saniyenin vicdanda bıraktığı izleri hissedeceğiz bir gün, belki ansızın. Anısı yakın gelen anları bulamayacağız avucumuzda, bir gün, belki ansızın. Oysa biz müsaade ettik terkine ve öylece. Şimdi oturup düzenini kurmadığımız, sahip çıkıp önemsemediğimiz en küçük diliminden sorumluyuz vaktin. Bilmediysek değerini, bir özür borçluyuz ruhumuza ve dinçliğine bedenimizin. En özel şekilde biçimlendirilen varlığımız, bizden bir özür bekleyecek elbet, çöpe attığımız her hatırası adına hat...