Hiç Olmazdan Bir El

Artık, bizi kahreden şeylere alışkanlık geliştirmeye başlıyoruz ve bunun ne kadar zalimce olduğunun farkında bile değiliz. Uzunca, gerçekten epey denecek bir süre boyunca sadece bunu sorguladım. Şöylesi bir dönem, hepimizin canını bellice sıktı ve topluca süpürdü umutlarımızı, heveslerimizi ve kucağımıza bırakıverdi krizlerini anksiyetenin. Öyle yordu ki, buna rağmen alıştık ona, başını bile okşadık belki. Zorumuza gidenleri kabullenmemiz hiç de uzun sürmedi. Şaşılası ama apaçık. Kızıyorum bize, çok kızıyorum bazen ve çaresi yok bazı şeylerin. Durum böyle olunca, oturup acıyorum bize, çok acıyorum bazen. Alışmak öyle kolay ki ve bu, kendimize yaptığımız en zalimce şey. Yok, alışmayınca da rayında değil işler. Nasıl çıkılacak o düzlüğe, bir cevap yok. Umutsuz değiliz, umursamıyor hiç değiliz sadece umarsızız, ince bir çizgi var bu kelimeler arasında. Umarsızlık çaresizliğin dibiyken, dışarıdan bakana umursamazlık gibi görünüyor. Hayır! Pek tabii umursuyoruz, s...