Dönme Vakti
Artık dönme vakti kendine insanın, dönme vakti dünyanın kendine. En içine, dönme vakti alem otobüsüyle, nice alemden geçip, evine insanın. Sadece yorgunların toplandığı bu araç yüzyıllardır dönüyor aynı yerde, aynı yolda, aynı yöne ve aynı yorgunlukla, bitmiyor tavafı dünyanın. Başlar dönüyor da durmuyor bir saniye olsun bu taşıyıcı ana. Doğmuyor insan bir daha, uyuyor evren rahminde yolcuları otobüsün. Ne gelişiyor, ne bir santim büyüyor dışı beşerin, bir tek ama büyüyor içinde beslene beslene bedene şah olan katili beşerin, kîni gelişiyor insanın insana, uyusalar da büyüyor işte, umarsız ve umursuz. Uyurken bile elleri boğazlarında birbirlerinin, kesilen nefesler sanki kendilerine can katacakmış gibi, boğmadan bırakmıyorlar tuttukları boğazı. Uyuyorlar ve bir bir geçiyor başlarına uzaktan şahaneliğine hayran oldukları parlak gök taşları, tepelerinden onları kınayan dağlar, uyanıkken tutundukları her şey, büyük bir gürültüyle yıkılıyor üstlerine tedricen. Kan seli olmuş bedenlerinde acı hissetmiyor hiçbiri. Ölü gibiler oysa uyuyorlar. Birbirlerinin kanı ve etiyle beslenen kardeşler ne kadarsa o kadar kardeşler, şu açık bir gerçek ki zavallılar. Horultuları kaplıyor gezegeni. Mışıl mışıl uyuyor yorgunlar, onları uyandırmaya hiçbir ses, başlarına geçen hiçbir dünya yeterli gelmiyor. Zamanında ve hâli hazırda yaranılmamış boş bedenleri uyandırmak ne zaman kolay olmuş ki, şimdi olsun, üstelik yol bu derece çetinken? Nasıl bir uçurum gerek, intiharsız bir atlayışla geri dönülebilecek bu otobüse? Uyusalar da biliyorlar her an zihinde tekrar edileni, "Uyuyanları uyandırmaya bir tek uyanık yeter" biliyorlar bunu oysa. Açılmıyor kapakları gözlerinin, bir ziftle sabitlenmiş sanki. Zor bir daha doğmak dünyada, bir kere doğuldu mu tekrarlanmıyor rahmi taşıyıcı ananın ve kabul görülmüyor bir daha hataları Tanrı tarafından. İçinin hükümran sürdüğü dışa söz geçiremiyorsa sahibi bedenin, ölene dek uyumaya mahkum edilmiş olarak devam ediyor yola...
Yorumlar
Yorum Gönder