Kayıtlar

2023 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bazen

Resim
Yıllardır düşüncesi salmaz gecemi Kabuk tutmaz yaran bulaştı kaderime Sarıldım diye yüzü gülmez talihine Ağrımaktan bir ceset taşımaktayım ellerimde Ağrıyor, ağlıyor kollarım sana sarılı Biz olamayız onlardan İnsan böyle bir mahluk Bazen insan böyle bir kofluk Acele işe koşan şeytanlar gibi hatalara dolaşık Yürüdüğü yollar belli içi dışı karanlık Yazık ki o buna alışık Kalbi sorgulamaz  Aklı hiç olmamış ki karışık Bunca kiri temizlerken gök Bazen ağlar ki müzmindir Dünya böyle bir varlık Bazen yokluklarla açığa çıkan Dünya bazen böyle bir hurdalık Kollarım ağrıyor anne Anne kollarım ağlıyor Yollarım sana dönük Hep çıkmaz sokak önüm Ne buldum bilmiyorum da benim oldu tüm cihan Biraz kabulsüz hislerim, kırık bir can elimdeki Kesiyor neye dokunsam, kesiyor nereye baksam Yara bere, acımak ve hep ağrımaklar çepeçevrem Bu sanki hiç de manasız değil içimde Bendeki biraz, Evsiz kalmış çocuğun hediye bir oyuncaktan dünyalar edinişi Yerim yok değil yerim belli Huzuru kovalarım köşe bucak Bul...

Mevta Diyarı

Resim
Kaygım uzağa bakmakla neticelenir Unutamayışın sızısıdır her gece şakağıma vuran Asıl yüzler belirir yüzüm önüne Görürüm kimmiş öz kim düşman Bunca nümayişçiden soytarımı saklamak zor değildir Zor değildir buna alışmam Şimdi soruyorum ne işim var burada Bu sitemkâr ruhlar arasında bulunuşum neden Bir mânâsı olmalı bu gelişin Mezarlığa gitmek değildi niyetim Ayaklarım bu yöne çevrildi durmadan Sonra tavafı başladı mevta diyarının Anladım ki bir gün ölürmüş soytarılar Soytarımı öldürdüğüm gün anladım Anladım Unutamayışın sızısıdır her gece şakağıma vuran Bir yaralı kuştur sine-i sadparemde çarpan Yarası içeridedir yarası benimledir bendendir Bir demdir sonra Akşamları kanat sesi işitilen huffâşın rüzgara verdiği ahenk Öylece hayrandır ruhum her kuşa ufukta kanat çırpan Anladım ki ölürmüş her yaralı kuş kırılınca kafesi Anladım kırılınca sol kafesim Soytarımı öldürdüğüm gün anladım Kanı bozuk bu şehirde işim bitmişti iyiden Anladım yerim de evim de ırak buradan Anladım nefes a...

Kurdela

Resim
Bir sinsi kurdela Birbirine kapalı dünyaların ara kapısında sallanan Tüm boyutlara açık cesur anahtarlar bağı Kurdela! Herkese uzak bize yakın bu bağ Onlar yani biz olmayan herkes Korkup kaçtıkları kendi yarınları Dününü bilmezden taşınır bugüne umarsız kölelik  Dünya uzak bir yerken bize Dünya her şeyi yerken üstelik  Utandırır birbirine sırt dönen yakınları Bir tuhaflığı saklar bu saflık Her dünyadan bize koşanı Alemlerden taşanı Kalpten kalbe taşınanı Bağlar bu kadim bağlar bağı  Kurdela!  Her kalıba sığan bir tek sığamayan sol yana Ne tür bir gizdir bu ne fena  Ah ki bir rüzgar eser ilk aydınlığında sabahın Okşayan yüzü o şefkatli el bizden yana Öteler doludizgin bir aydınlık kuşağı Dünya kolu kırık bir korkuluk bahçemizde Erişmeyen kol Umudunu sular anne kuşların Bahçeler de ölür sonra bulur baharını Kapılar kapalı kapılar bağlı Kem dizili dillerde Size yasak bize tuzak bu kurdela Her tür hoş sesten daha bir hoşken sesi Dindiren tüm öfkeyi sitem...

Diken

Resim
Kapkara kasvetin kavurucu közleridir üzerinde yürüdüğü İnanmadığı bir gerçeği hep teğet geçmiş yine geçmekte Susuzluktan ölmüş birine su taşımakta durmadan Elleri dolu elleri boş değil Fakat acı ki Doldurulmaz bir boşluğun mevcudiyeti dolanmakta ayağına Haberi var her şeyden ölümden değil Tek yanan ayakları sanıyor oysa Kalbine kadar yükselen hardan habersiz Beynini eriten lavdan habersiz Habersiz susuzluktan öleceğinden yanmaktan değil Öfkenin kül ettiği dârdan habersiz Susayarak yürüyor üstelik hiç susmayarak Şaşarak yürüyor üstelik hiç şaşırmayarak Az hapşırıp çok yaşayarak. Evler var evler sanki Koyu gök yansımış duvarlarına Sığınak evler temeli sarsık duvarı çatlak evler Sığınak evler yoksun sığınmaktan Kuş var örümcek var örten her gizi Mağarayı setreden sonra bir bir evleri Ağaçlar var süsü tüm esrarın Ağaçlar ki efsunlar örülü damarlarında O bunu bilmez ona yeter set çekmek kusurlara Söküp atmak geçmişi bir kenara parça parça Ona yeter! Ama yetmez bir kızılçamın başımıza dö...

İntak

Resim
insan doğdu ve biz onun batımına da şahidiz  ağaç büyüdü felek döndü güneş battı kaybettik sonra orada biri vardı biri daha ve biri daha kaybettik sonra tüm kayıpların hücumuyla aklın kaymasına ramak kaldı bir ramak kağıt kesiği gibiyken yaşamak o haddi aşmak bize düşmedi  bize düşmedi dağılmadan toplamak bir çocuk vardı isminin baş harfi son harfi belli değil bir çocuk vardı cisminin varlığı yokluğu belli değil fakat bir çocuk vardı işte var diyorum! bir çocuk ben çocuk biz çocuk kutu kutu pensenin elmamı yemesi ne kadar mümkünse o kadar çocuk bir zamanlar çocuktum hiç çocuk olmadım rutubetli tavanların intak sanatını izleyip masallar uydurdum bir zamanlar çocuktum tavanlar benimle konuştu tavanlarla konuştum hiç çocuk olmadım mekanlar değişmedi mekanlar hep değişti onlar şimdi beni anlar bir anlayan ki- mekanlar bir de seherden ilk huzmeyi sızdıran bulutlar sessiz hitaplar vardı boğazıma biriken sessiz ama gürültüsüyle boynuma dolananlar biriktirdiğim tüm ağlamakları yutmaya...

Yanık Paltolar

Resim
kapısı çarpılmış her güneşli günde var olan tüm yokluklara küskünüm kalbimdeki lalelerin hasadıyla başladı sevmek ülkesine yayılan bu hüzün her gün ardı bomboş kapımın serpilen taneleriyle yağmurun bir ben ıslandım                   bir gelen bana                                          bir bir                                                   birlikte bir pitoresk ah bu nasıl risk tuğla tuğla pencerem dökülmüş alçısı renk renk  ah pitoresk ah gönlümün gümüş taçlı kuğusu kolladığım sensin yıllar yılı ne güzelliksin bilsen çıldıracak olur yapamazsın  bucaksız laleler ormanı solum gözlemekteyim soluyarak o sonu kokladıkça hapsolduğumda saklı önüme uzanan ince sırlı bir yol bu görürüm insan kend...

Aşağı

Resim
Boşluğa akan çıldırmaklar ardı iç huzur karmaşasında yiten esareti kibrin Her küçük sonla buluştuğunda ruhum Bulurum onu Bulur ve alırım yanıma Yanım ki yandı Yanan ki kaldı bu canda Eksik bir taştı yarım yüce tabularda Yarımdı varan o kisraya Yazık ki tükenmiyor tükenişi vaktin Zihnim bulanık sularda bir tabula rasa Küçücük ellerini uzatıyor bir kız çocuğu titreyerek Yetişmiyor kolum ki tutunup kurtulayım Elimi uzatıyorum  Düşüyor gözümden aşağı kız çocuğu  Elimi çekerken kapıyor iri dişli bir kurt onu Birer uçurum şelalesiyken göz pınarlarım Aşağı bakıyorum en aşağı gözümden Kayalıklar yuvarlanıyor her ulumasında bir alaca kurdun Düşüyor kurt şımarıkça ulurken en aşağı Korkunç bir gürültü patlıyor yuvarlanırken aşağı Biri duruyor tam karşısında bu tüy postalının Saygı duymayı senden öğrenmedim diyor Öl! Ölmüyor ama yaşamıyor da Karnından bir ses çalınıyor kulağıma Nefes alan benim Kurdu sen öldürdün diyor Ben bunu inkar ediyorum Titrek bir sesle ona dönerken Dizl...